
Son anda karar vermek böyle bişey sanırım. Gece ona doğru Sincan Tren Garına gidip İstanbul için 12’ye bilet aldım. Rahatsız bir koltuk. Fazla yaslanmaya müsait değil, “Nurettin Topçu’nun Ahlak Felsefesi” kitabının giriş kısmını ancak okuyabildim. Bir sağa bir sola kıvrıla büzüşe Eskişehir’e ulaştık. Karşıma bir yolcu geldi. Daracık karşılıklı koltukta daha da büzüşerek devam ettik Haydarpaşa’ya. Yarı uyur yarı uyanık gidiyorum. Rötar bir saatten fazla.
Nihayet vasıl olduk, ocağın 16’sında rüzgarlı ve soğuk sayılabilecek bir sabah İstanbul’a. Kızlarağası medresesinde 12:30 da 1. Türkiye Ahlak Şurası (Nurettin Topçu’nun doğumunun 100. Yıl anısına) başlayacak. Öncesinde açılış ve kokteyl İSO’da. Karaköyde vapurdan inip köprüye çıkıyorum. Her daim oltacılarla dolu. Sanki onlar olmasa mahzun kalacak. Çoğu yıllardır burada yaşıyormuşcasına yerini benimsemiş. Aralarda bir iki acemi seçiliyor hemen. Keyifler iyi. Tenekelerde közler üfleniyor. Ara ara oltalar kontrol ediliyor. İç içe girmişler lakin her biri kendi dünyalarında yaşıyor.
Planım, sanayi odasının konferans salonunun yerini bilmediğim için öğlene kadar Gülhanedeki gezemediğim müzeleri dolaşmak. Ardından Yazarlar Birliğine (Kızlarağası Medresesi) sığınmak.
Balıkçıların aralarından dalgın ve soğuğun etkisiyle omuzlarımın içine şökmüş vaziyette Eminönüne ulaşmak üzere iken sarı binanın tepesinde İSO tabelasını gördüm. İçinden “hadi hayırlısı, aramayı bile düşünmediğim yer burası olmasın” dedim. Kısmet işte, burasıymış. B kapısından girip son kata çıktım. İSO’nun harika salonu boş sayılabilecek durumda. Oysa açılış saati gelmişti. Tebliğlerde de belirtildiği gibi Topçu’nun ruhuna yaraşır bir sadelik. Açık büfe kahvaltı iyi geldi doğrusu. Yoksa alelacele bir simitle geçiştirecektim kahvaltıyı. Hoş yaptığımızda yok ta, yoldan gelince belki bir çorba içerdim.
Açılış TYB ve İSO yetkililerince usulüne uygun yapıldı. Şatafattan uzak, sade ve nezih.
Akşama kalacak yer bulamadığımdan muhtemelen gece dönmem gerekecek. Ya nasip…
Notlar:
Mehmet Doğan’dan;
- 1909-1975 (N.Topçu)
- Gösterişsiz, numayişsiz yaşamak.
- Yurtdışında doktora (İlk Felsefe Doktorası) yapmasına karşın üniversite dışında bırakıldı.
- 30 yaşında “HAREKET” dergisini çıkartmaya başladı.
- Aradıklarımızı kendimizde bulalım.
- “İsyan Ahlakı” kavramının mucidi.
- Menfaat aşklarımızın katilidir.
- Kelime oyunu: ahlak-etik
- Kanun emrettiği için mi adil oluruz?
- Ahlak eninde sonunda “dine” dayanır.
- Ahlakın öğrenilmesi “TERBİYE” dir. Eğitim?
- Hak her şeyin üstündedir.
- Alevilerle ilgili sorunu Sünniler sahiplenmeliydi,
- Örtü sorununu örtülü olmayanlar sahiplenmeliydi. Vs.
- Müsbet ilimler tapınılacak hale getirildi.
- Okulda fizikten ahlaka çıkabilmeliyiz.
- İnsan ilişkileri sırf kanunlarla düzenlenebilir mi?
- Devlet Etik Kurulları oluşturuyor ama ahlak kurul dışıdır.
- Basın yayın gayri ahlakiliği yaşanabilir olarak gösteriyor.
- Ahlaki olmak marjinal kalıyor.
- Şahsi ikbal her şeyin üstünde gösteriliyor, telkin ediliyor.
- Bedenimizi geliştiriyoruz, ya ruhumuzu?
- Zihnimizin gıdası sadece bilgi ve başarmak mıdır?
-
Devam edecek...