22 Şub 2010

Nar

Kravatım kırmızı doktor
Ruhuma kurt düştü
Okuduğum gazeller ölülerin
Alınlıklarında doğum lekesi mağrur
Birkaç beli düşük liseli
Ceplerinde çıngıraklı posta kutusu
Geceler darbeli matkap
Posta kutusundan kaçan akrep
Rüyamdaki siyah mantolu kadın
Sendin demek…

Nisanın birinde
Ne hoş olurdu bilsen
Ölsem şakacıktan
Yirmi üçünde elimde bayrak
Bembeyaz
Dudaklarımda nar suyu
Hoşça kal.

10 Şub 2010

Çeçen Kızı

Uykuyu karaladım
Karaladım gecenin türbe dallarına
Kırkında bile “adam”
Kırkı çıkmış gibi değilim
Dört-beş yaşımın bakır maşrabası
Tutardı elimden ocak başında
Kavak yaprakları ve köpekler
Sonsuz düş(üş)ümde gramofon

Bir eskici bulmalıyım, bakırcı
Susuzluğuma ikna etmeliyim önce
Yapışmış gözlerim maşrabanın kulplarına
Sömürmeli kılcallarım kalayın ışıltısını
Tas bakır kalem kurşun
Konuş benimle sedir
Kimi adsız bir çiçek, ille mavi
Kimi yeniçeri
Bakır maşraba ve sen
Tanımsız ülkem

Parmaklarıma saplanan kurşun
İlgisiz tahtadaki tek bacaklı çocukla
Sıkıldım ama! Boyun giyotin
Şöyle daha çağdaş daha sessiz
Evet sessiz
Sus ve it.

Yarın yolculuk var mezara
Faytonla mı gitmelisin
Bir cadillac bulsan mavi
Denizi anımsatsa ve göğü
Kim görür siyahı senin gözünle
Bir cümle kurmalıyım artık
Vakti geldi
Tırnak içinde ninni olmalı
Vakit seher,
Çeçen kızı değil hüseyni
Uzanıp kalmışım, notalar ser-mest
La, si, do, re, mi, mi, mi,
Hele ki
Mi, re, mi, la, mi,
Yakışmaz bu saatten sonra
Ezan vakti.

Kaligrafik bir çizik
Güzel durdu alnında
Kırkladı bedenini
Saçların da kısa ve renkli
Aslen fenerliyim
Biri girsin odaya lütfen
Alsın şu kurşunu elimden.